Hep merak etmişimdir. Neden bazı insanlarda çil varken bazıları süt gibi bembeyaz oluyor diye. Farklı ırklar ve kültürler üzerine sürdürdüğüm bir çalışmamda, bu çil meselesine yanıt veren bir kaynakla karşılaştım. İnsanların bazılarının çilli olmasını açıklayabilmek için öncelikle deriye renk veren madde olan ve farklı ırklarda farklı seviyelerde bulunan maddenin esasını öğrenmeliyiz. Söz konusu madde " Melanin "dir. Deride bulunma miktarına göre deriye farklı renkler veren melanin bu konuda önemli rol oynar. Renk değiştirebilme özel…
Ne garip değil mi bu gündem konuları? Oradan oraya koşmaktan ayaklarımız yoruldu... Medyanın tehlikeli olduğunun farkındayız ama olayları etraflıca düşünme isteğimiz, bizi bir sarmalın içine itiyor ve çıkamıyoruz. Ta ki yetkili makamlardan açıklama gelinceye kadar... Kimimiz için ana yemek, kimimiz için ara sıcaklar...** Peki ya gündeme gelmeyenler? Sömürgeleştirilip elmas ve altın madenlerinde çalışan, kendi topraklarında köle olan Afrika'lıların durumlarını anlatacak sesleri duyamıyoruz... Ya kulaklarımız paslandı ya da "yönlendir…
Batılılaşma... Kültür çarpışmalarının en sıcak cephesi... Osmanlı'nın son dönemlerinde, devletin parçalanması ve eski gücüne kavuşması için yapılan bazı ıslahatlar ve yenilikleri hepimiz biliriz... Tabi ki teknik anlayışını alıp geri dönecekken, Avrupa kafasının çalışma şeklinden ziyade kafadaki şapkada gözü kalanlar oldu... Osmanlı yıkıldı. Cumhuriyet kuruldu. Tam bağımsız ve demokrasiyle yönetilmeye başlayan güzel insanlarımız, Osmanlı'da Batılılaşma kavramını yanlış anlayanları, sirk maynununa çevirip günümüze kadar el…
Merhabalar Blog Dünyasının Yazarları ve Okurları! Haklı veya haksız bir şekilde çevremizdekilerle atışmış, kavga etmiş veya bize yapılan bir haksızlıktan dolayı sinirlenerek yollarımızı ayrıdığımız insanlar, birçoğumuzun çevresinde mevcuttur... Her ne kadar yakınımızda olmasalar bile onlarla aramızda geçen münakaşa, atışma veya kavgalar aklımızın hep bir köşesinde yer edinmiş ve bu hatıralar, aklımızın bir köşesinde sarsılmaz bir imparatorluk kurmuşlardır... Nefis, hem bizim onu hem onun bizi yönlendirebildiği, iktidar mücadelesi…
Merhabalar, blog dünyasının yazar ve okurları! Geçenlerde herkesin "deli" "aklı kıt" diye tabir ettikleri ve sokakta gördüklerinde tiksinerek baktıkları bir kişi ile bir çay içimlik muhabbetim oldu... Bana bir hikaye anlattı ki sormayın... Biraz masal biraz gerçek... Karmakarışık... Güzel fikirleri var ama bir o kadar gerçek dışı... Ütopyalardan, psişik duygulardan, en çok da adı sanı duyulmamış bir ülkeden bahsetti... Anlattıklarını, onun dilinden biraz uzaklaşarak masalvari bir yazıya dökmeye çalıştım... O konuşu…
Birkaç gün önce en büyük yeğenim Sultan, resim dersinde yaptığı bir çalışmayı bana göndererek, resminin nasıl olduğunu, güzel (!) yapıp yapmadığı konusunda bir fikir söylememi istedi. Büyük bir ihtimalle Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölüm gecesi olan ve onu anma töreni olarak kutlanan Şeb-i Arus etkinliği çerçevesinde, hat sanatı çalışmasını harmanlayarak yaptığı bir resim. Bu resmi sizinle aşağıda paylaştıktan sonra, geçmişte kendi resim deneyimlerimle ilgili bir parça paylaşmak ve buradan hareketle yeğenime birkaç kelam söz söylemek isti…
2003 yılında başladı her şey... Daha öncesine de uzanıyor aslında... İşte tam bu senenin, Anglo-Amerikan beyaz sakallı tehlike arzeden kırmızı giysilerini giymiş Santa Claus'unun hediye torbasından önce Iraklı, onu takip eden senelerde de Suriyeli çocuklara hiç de sevimli görünmeyen bir hediye çıkmıştı: Ölüm... Onca sene geçti ve Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de kısaca bütün ortadoğuda olan, yaşanan bütün acılar tek bir başlığın, savaş adının altında toplanıp unutturuldu. Acıların, yıkılan evlerin, darmadağın olan …
Yaşamak, zor zanaat azizim... Ya peki eğitim-öğretim görmek? Bütün çıplaklığınla doğacaksın ve başlayacak yaşamın... Elbiseler içinde boğulacaksın önce... Konu komşunun nazarlarından korumaya çalışırken bulacaksın anneni... Çarpık düzenin şirketleşmiş devletlerinde memur veya işçi olan babanı ya akşamdan akşama göreceksin yahut telefonda el sallayan ve ikide bir " Canım Kızım / Canım Oğlum " hitaplarıyla sana gülümseyen, nerede çalıştığını aklına dahi getirme gibi bir düşünce olmadan ekrandaki o yabancıya gülümseyec…
Selamün Aleyküm, Merhabalar Blogdaşlarım!... Sizlere bir çalışmamdan kısa bir örnek vermek istiyorum, bugün... Öneri ve eleştirilere açığım... Yorum yapmaktan korkmayın :) Fabrikanın 3 metre uzunluğunda, bir iki kişinin gücü ile ancak açılabilen metal kapının açılışına eşlik eden işçiler, büyük bir başarı elde etmişçesine birbirlerine gülümseyerek baktılar... Açılan kapıdan dışardaki rüzgardan biraz daha sert gibi hissettikleri esen rüzgara karşı alabilecekleri bir çare olmayan işçiler, elleriyle yüzlerini siper ederek ken…
Engelli Olan Kim? Kaldırımları diz boyu yükseklikte yapıp, seçim öncelerinde " Engelli vatandaşlarımızın yardımına koşuyoruz " diyerek o kaldırımlara tekerlekli sandalye rampası yapıp fotoğraflayan bizler mi yoksa o rampaya kan ter içinde çıkmaya çalışan sizler mi; Belki yaşlılığından belki de ayağının işlevselliğini kaybetmesinden kaynaklanan bir durumdan dolayı yaya geçidinden yavaş yavaş geçmeye çalışan Eşref, Ahmet amcalar veya Selime, Ayten nineler mi yoksa " Biraz daha hızlan " diye alttan ısıtmalı …
Selamün Aleyküm ve merhaba blog dünyasının yazarları ve takipçileri! Vaktim oldukça ikinci el kitap satan kitapçıları, sahafları gezmeyi severim. Gökte ararken yerde buldum, dediğiniz bazı eşyalar vardır ya. Ben de yayınevlerinden arayıp da bulamadığım bazı kitapları, buralardan temin edebiliyorum. Kitaplara göz gezdirirken " Plimsoll Çizgisi " terimi ile karşılaştım, bir kitapta. Ben de merak uyandıran bu terimin denizcilikle alakalı olduğunu öğrenmiş bulunup, bende uyandırdığı bir fikirle (devam ettirebilirsem) "Nedir?…
Selamün aleyküm! Hayırlı akşamlar herkese! Takip ettiğim ve etmeye başladığım kişilerin, bloggerların sayfalarına ilk yazılarından başlayarak bir yorum ziyaretinde bulunmaya karar verdim. Hem takipte olduğum bloggerları daha yakından tanıma olanağı bulacağımı umuyorum... Siz de yapmak isterseniz... Başlatın yorum yağmurlarını... Yağmur mevsimi geçmeden... :) :) ""Yorum yapmak, bloggerların kutsal vazifesidir.""
Anton Pavloviç Çehov. Durum veya Kesit Hikayeciliğin ilk temsilcisi, meydana getireni Anton Çehov olmasından dolayı bu hikâye yazma biçimi, "Çehov Tarzı Hikâyecilik" olarak bilinmektedir. Bu kısa bilgiden sonra ilerde daha da detaylandırarak yazmayı planladığım ve kitaplarım etiketiyle sınıflandırdığım yazılar listesine bir yenisini daha eklemek istiyorum. Elimde bulunan basım, Anton Çehov'un bütün öykülerinin (1880-1884) yılları arasında kaleme aldığı bölümünden ibaret. Fırsatını bulduğum takdirde serinin diğer ki…
Selamün aleyküm kitapsever kavim... Geçen haftalarda tekrar okuyup bitirdiğim Rus yazarlardan Tolstoy'un bir kitabı olan Diriliş'in biraz üzerinde durmak istiyorum. Kitapların, hangi yayın evi tarafından yayınlandığı veya başka bir dilden çevrildi ise ne zaman veya nasıl çevrildiği üzerinde durmak, benim ilgi alanıma girmemektedir. Okuduğum kitapların her zaman içeriği benim için önemli olmuştur. Tolstoy'un Diriliş'inde, toplumun kanayan yarası olan büyüklük, kibir, toplumsal eşitsizlik, yargı organları ve büro…
Hiç geceleri başınızı gökyüzüne çevirip, aslında orada olması gereken yıldızları göremediğiniz oldu mu? Bu yazımın başlığından da anlayacağınız üzere, güneşin etkisinin az olduğu geceyi aydınlatma uğruna gecenin getirdiği güzellikleri es geçiyoruz. "Keşke bazen 5 dakikalığına şehrin bütün ışıkları kapatılsa..." diye düşünmüyorum değil. Kapatılsın bütün o yapay aydınlıklar, ışıklar, ışıldaklar, fenerler... Sadece "Samanyolu"nu görebilmek, gökyüzüne bakıp yaratılışın mucizesini iliklerimize kadar hissede…