Batılılaşma... Kültür çarpışmalarının en sıcak cephesi... Osmanlı'nın son dönemlerinde, devletin parçalanması ve eski gücüne kavuşması için yapılan bazı ıslahatlar ve yenilikleri hepimiz biliriz... Tabi ki teknik anlayışını alıp geri dönecekken, Avrupa kafasının çalışma şeklinden ziyade kafadaki şapkada gözü kalanlar oldu... Osmanlı yıkıldı. Cumhuriyet kuruldu. Tam bağımsız ve demokrasiyle yönetilmeye başlayan güzel insanlarımız, Osmanlı'da Batılılaşma kavramını yanlış anlayanları, sirk maynununa çevirip günümüze kadar el…
Merhabalar Blog Dünyasının Yazarları ve Okurları! Haklı veya haksız bir şekilde çevremizdekilerle atışmış, kavga etmiş veya bize yapılan bir haksızlıktan dolayı sinirlenerek yollarımızı ayrıdığımız insanlar, birçoğumuzun çevresinde mevcuttur... Her ne kadar yakınımızda olmasalar bile onlarla aramızda geçen münakaşa, atışma veya kavgalar aklımızın hep bir köşesinde yer edinmiş ve bu hatıralar, aklımızın bir köşesinde sarsılmaz bir imparatorluk kurmuşlardır... Nefis, hem bizim onu hem onun bizi yönlendirebildiği, iktidar mücadelesi…
Merhabalar, blog dünyasının yazar ve okurları! Geçenlerde herkesin "deli" "aklı kıt" diye tabir ettikleri ve sokakta gördüklerinde tiksinerek baktıkları bir kişi ile bir çay içimlik muhabbetim oldu... Bana bir hikaye anlattı ki sormayın... Biraz masal biraz gerçek... Karmakarışık... Güzel fikirleri var ama bir o kadar gerçek dışı... Ütopyalardan, psişik duygulardan, en çok da adı sanı duyulmamış bir ülkeden bahsetti... Anlattıklarını, onun dilinden biraz uzaklaşarak masalvari bir yazıya dökmeye çalıştım... O konuşu…
Birkaç gün önce en büyük yeğenim Sultan, resim dersinde yaptığı bir çalışmayı bana göndererek, resminin nasıl olduğunu, güzel (!) yapıp yapmadığı konusunda bir fikir söylememi istedi. Büyük bir ihtimalle Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölüm gecesi olan ve onu anma töreni olarak kutlanan Şeb-i Arus etkinliği çerçevesinde, hat sanatı çalışmasını harmanlayarak yaptığı bir resim. Bu resmi sizinle aşağıda paylaştıktan sonra, geçmişte kendi resim deneyimlerimle ilgili bir parça paylaşmak ve buradan hareketle yeğenime birkaç kelam söz söylemek isti…
2003 yılında başladı her şey... Daha öncesine de uzanıyor aslında... İşte tam bu senenin, Anglo-Amerikan beyaz sakallı tehlike arzeden kırmızı giysilerini giymiş Santa Claus'unun hediye torbasından önce Iraklı, onu takip eden senelerde de Suriyeli çocuklara hiç de sevimli görünmeyen bir hediye çıkmıştı: Ölüm... Onca sene geçti ve Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de kısaca bütün ortadoğuda olan, yaşanan bütün acılar tek bir başlığın, savaş adının altında toplanıp unutturuldu. Acıların, yıkılan evlerin, darmadağın olan …