Yeşil Gece - Reşat Nuri Güntekin


 Görsel alıntıdır.

Bu kitap, elime geçtiğinde bırakmadan okuduğum kitapların arasında yer almaktadır. Tekrar tekrar okumuşluğum vardır. Belki bu yazımdan sonra tekrar okumaya başlayacağım. Tekrar okumak, benim için ayrı bir zevk.

Neden bu yazı dizisine bu kitaptan başladığım ise meçhul... Aklıma ilk gelen kitap olması veyahut gece olması hasebiyle sanırım...

Romanın baş karakteri Şahin Efendi babasının ölümü üzerine çobanlık yaparak geçimini sağlamakta ve annesiyle beraber yaşamaktadır. Kasabanın önde gelen hocaları, onda gördükleri ilim aşkının boşa gitmemesi için onu medrese eğitimi alması için İstanbul'da Somuncuoğlu Medresesi'ne gönderilmiştir. "Yeşil Sancak" altında bir İslam birliği istemektedir. Bu medresede tanıdığı "yeşil sancak" askerlerinin, aslında dini kullanarak çıkar sağlamaya çalıştıklarının farkına varmıştır. Burada aldığı eğitim, onu belli bir noktaya kadar yükseltse de aklında "korkunç sorular" oluşmasına da neden olmuştu. Bu sorulara medresedeki hocalarından cevap alamayan ve "Ruhun ölümsüzlüğü" hakkında şüpheye düşen Şahih Efendi, "Ben Neyim?" ve "Nizam-ı İlm ü Din" eserlerinin yazarı ile yaptığı bir sohbet sonucunda kendini medreseden uzaklaşan biri olarak görmüştür.

Aklını kemiren bu sorulara kalbinin bir köşesinde hâlâ yanıt arayan Şahin Efendi, kendini öğretmenlik (muallim) mektebinde bulur. Mezuniyetini alan Şahin Efendi artık bir mektep muallimidir. Darülmuallime geçmesinin nedeni ise toplumun, bu okullar sayesinde din şarlatanlarından kurtulacağını ümit etmesindendir. 

Darülmuallimi bitiren Şahin Efendi, ilk başta İstanbul'a atanmış olsa da tayinini Anadolu'ya istemektedir ve kendini, İzmir'in Sarıova ilçesine tayin ettirir. 

Bu ilçenin halkı sofu kimselerdir. Bazı bilgisiz ve çıkarları doğrultusunda hareket eden softalar, halkı yönlendirmekte ve yönetmektedir, adeta. 

Köye geldiği ilk akşam, köylüler onu yemeğe davet eder. Köyün önde gelen mekteplerinden olan Emir Dede mektebinin başmuallimliğini yapacaktır. Onun bu göreve gelmesinden hoşlanmayan, köyü kendi amaçları doğrultusunda yönlendiren bazı hocaların (Eyüp Hoca gibi) bakışlarından ve hoşnutsuzluklarından gelecekte neler olacağını kestirebilmekteydi.

Emir Dede mektebinin yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini söyleyen Şahin Efendi'ye, Eyüp Hoca komutasında bir grup karşı çıkar. Bu arada kendisiyle aynı fikirde olan, Rasim ve Mühendis Deli Necip ile arkadaşlık kurar.

Şahin Efendi yine Eyüp Hoca önderliğindeki bağnaz grubuyla iki çocuk konusunda fikir çatışmasına girmiştir. Mektepten alınıp hafız yapılmaya çalışılan bir çocuğun vefat etmesi ve ikinci çocuğun da aynı durumda olması kasabayı hareketlendirmiştir.

Bir sabaha karşı Kelami Baba Türbesi yangını ile halk ayağa kalkar. Bu yangının faili ise kimseye karışmayan, kendi halinde bir Fransızca öğretmeni olan Mehmet Nihat Efendi olarak gösterilmiştir. Şahin Efendi, Mehmet Nihat Efendi'yi savunacak bir avukat bulamaz, kasabada. Daha sonra Komiser Kazım'ın araştırmaları sonucunda türbeyi, türbe bekçisinin oğlunun yaktığı ortaya çıkar.

Birinci Dünya Savaşı'nın bitmesiyle köyü Yunanlılar basar. Bazı aileler zaten kasabadan göç etmeye başlamışlardı. Şahin Efendi, Rasim ve Deli Necip burada kalarak sonuna kadar savaşmaya karar verirler. İlk olarak Rasim öldürülmüş, daha sonra da Deli Necip gözlerinin önünde öldürülmüştür. Yunanlıların çağrısına uyarak gittiği karakolda ona Yunanlıların, Müslüman halka baskı yapmayacağı konusunda ahaliyi ikna etmesi" emri verilir. Bu durumu biraz yadırgadıktan sonra, halka yararı dokunacağına ikna olarak kabul eder. Gerçekten de baskı azalır. Böylelikle onlar gibi davranarak ve emirlerine uyarak ilçeden çıkamamış olan subaylar için bir zaman aralığı oluşturmayı başarmıştır.

Türkler, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış, Atatürk devrimleri hızlı bir şekilde uygulamaya konulmuştur. Kasabadan ayrılan Şahin Efendi 10 yıl kadar sonra geri döndüğü Sarıova'yı çok değişmiş görür. Eskiden kendisine karşı olan softaların hepsi, sakallarını kesmişler, sarıkları atmışlar ve katı bir devrimci olmuşlardır. Emir Dede Mektebine gittiğinde ise başmuallim kendisine "Yunanlılara yardımcı olan muallimsin, bu köyde yerin yok" der. Şahin Efendi, eski tanıdıklarını arayıp bulsa da onlardan da aynı tepkiyi almış ve kasabadan ayrılmıştır. 

Şahin Efendi, kasabadan ayrılırken inkîlapların gerçekleştirildiği için büyük bir sevinç içindedir.

Yorum Gönder

9 Yorumlar

  1. Karakterler gibi mekanlar da hayâlî herhalde. İzmir'de Sarıova yok diye biliyorum. Sofu adam hiç yok bir de. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karakterler hayali olabilir. Fakat mekanlar hayali değil. İzmir'de Sarıova diye bir köy/kasaba var. Ben ilçe olarak hatırlıyorum. Sofu adam olmamasını, İstiklal Mahkemeleri kararları ile kurunun yanında yaş da yanar misali günahsız insanların asılmalarına ve ayrıca bir şapka için başlarından olanların bulunmasına bağlıyorum. Sana yanıt yazarken, yazıya yorum yapmışım. Düzeltildi. :)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Reşat Nuri çok severim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, Reşat Nuri bir zamanların Türkiye'sini bugüne taşıyabilecek şekilde anlatabilmiş ender yazarlardan biridir.

      Sil
  4. Reşat Nuri Güntekin'in eserleri güzeldir. Hemen hepsini okudum. Teşekkürler paylaşım için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için de ben teşekkür ederim Gülhan Hanım.

      Sil
  5. Merhabalar,

    Reşat Nuri Güntekin’in kalemiyle ilk olarak ‘’Çalıkuşu’’ romanında tanışmıştım. Lise yıllarımda okuduğum bu roman hem konusuyla hem cümleleriyle kalbime ve hafızama kazınmıştı. ‘’Çalıkuşu’’ romanından derlediğim en güzel alıntıları okumanız için sizinle de paylaşmayı çok isterim. http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/resat-nuri-guntekin-calikusu-romanindan-hafizama-kazinan-10-alinti/ Kitapta en sevdiğim cümle şu olmuştu:
    ‘’Daha o gün anlamıştım Feride; ben ömrümce seninle sınanacaktım. Çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır.’’
    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz Ebru Hanım!
      Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkürler!

      Çalıkuşu'nu hatırlayamadığım sayılardan oluşan bir uzun süre önce okumuştum. Gün geçtikçe kabaran tekrar okuma istediklerim listesine ekliyorum... Sanırım okur olarak biz okuyamadığımz kitapların hasretiyle bu dünyadan çekip gideceğiz...

      Sil

Görüş ve düşünceleriniz bizim için önemlidir.