Ruh Adam - Nihal Atsız




Roman, evdeşi olduğu halde başka bir kıza olan aşkı yüzünden sonsuza kadar ızdırap çekmekle cezalandırılan Yüzbaşı Burkay'ı anlatan eski bir Uygur masalı ile başlar.

Harp Akademisinin son sınıfında iken kralcı olduğunu saklamaya lüzum görmediği için bu fikrini açığa vurmuş ve arkadaşı Şeref ile birlikte son sınıftan atılmışlardır. Aslında Selim Pusat'ın sınıfta albayın karşı "Türk harp tarihinin son büyük siması Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'dır" demesinden ötürü mesleklerinden men edilmişlerdir. Selim Pusat ve arkadaşı Şeref'in suçsuzlukları teyit edildiği halde rütbeleri sökülmüş, itaatsizliklerinden dolayı da ikişer yıl hapis cezası almışlardır. Bunun yanısıra eşi Ayşe Pusat da bakanlık tarafından görevden alınmıştır. İki yıllık hapis cezasının bitmesi ve suçsuzluğunun kanıtlanması sebebiyle serbest bırakılsalar da Şeref, Selim Pusat'a, "Tiyatro bitti. Beklemeye lüzum görmüyorum" diyen bir kağıt göndererek intihar etmiştir. 

Eşi Ayşe Pusat da görevine iade edilmiş fakat önyargıların kurbanı ve Selim'in deymiyle "karikatürden ibaret insanlar"ın  korkularını görebilmiştir. Bunların yanında okulda Nurkan, Aydolu ve özellikle masum ve o kadar  güzel bir kız olan Güntülü'yü tanımıştır. Bu tanışmadan sonra Güntülü, roman boyunca etkili olan bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kralcı olduğunu açıklaması, harp sanatına dair görüşleri ve bu fikrine karşı çıkan insanların bulundukları haller, herşeyi harp sanatından ibaret gören Selim'i büyük bir ümitsizliğe düşürmüş, buhranlı bir ömür sürmeye başlamıştır. Bir gece gittiği Çamlı Koru'da gaipten bir kadın sesinin şiir okuduğunu duyar. Tam bu esnada kendisinin, Ayşe'nin eski öğrencilerinden bir olarak tanıtan Leyla ile tanışır. Bu arada yine Yek ile de tanışır. Yek, ona Leyla'nın Osmanlı tahtının varisi olduğunu söylemesi üzerine Selim Pusat, Leyla'ya karşı bir ilgi duymaya başlar. Bu ilgi daha çok soylu olmasına karşı duyduğu bir ilgidir. 

Eşinin, Selim Pusat'ın bu Çamlı Koru gezileri, ev içerisindeki tedirginlik veren durumları karşısında Ayşe öğretmen, Selim Pusat'ı sözü geçen üç kız (Aydolu, Nurkan ve Güntülü) ile tanıştırır. Selim Pusat, bu üç kızdan biri olan Güntülü'yü tanımaktadır fakat nereden tanıdığı konusunda bir kararsızlık ve bedbinlik içindedir. Bu hatırlayamamaktan kaynaklanan durumu, bir gece kendisini ziyaret eden arkadaşı Şeref'in açıklamaları ile aydınlığa kavuşturur. ""Kendisinin (Selim'in) Metehan'ın ordusunda bir subay olduğunu, sadakatlerini göstermek için sevgililerine ok atmaları emrini yerine getiremediğini ve bu ok atılamayanlardan (Selim'in ok atamadığı) birinin de Güntülü olduğunu"" söyler. 

Bu ızdırabı yeniden yaşamak Selim Pusat'ı daha da rahatsız etmeye başlamış,  ve yaşadığı sıkıntılar daha da artmaya başlamıştır. Güntülü aşkından kurtulmak için Leyla'yı sevebilmeye çalışan Selim Pusat, aşk ızdırabından o kadar çok muzdariptir ki bir gece büyük mahkemede yargılanacağını öğrenir. Kendisinin suçuna karşı merhamet gösterecek kimse olmazken sadece annesi merhamet dilemektedir. En yakın arkadaşı Şeref bile onun aleyhinde şahitlik yapmıştır. Mahkemenin kararı, yine kaderi Selim Pusat'a benzeyen, Cengiz Kağan'ın ordusunda savaşan yaptığı bir hata yüzünden intihar eden Yüzbaşı Kubudak ile vuruşması yönündedir. Vuruşma esnasında sadece Kubudak ile değil aynı zamanda Yek, Şeref ve Leyla'nın nişanlısı ve kendisi ile dövüşecekti. Vuruşta düşen Selim Pusat'a yardım için su getiren Güntülü, kendisine rakip olarak Leyla'yı seçtiği için Selim Pusat'ı affetmez ve suyu yere döker. 

Uyandığında hastanede olduğunu görür. 6 gün yatar. Leyla'yı aramaya çıksa da bilinmeyen bir yere gittiğini öğrenir. Öğretmen Ayşe okuldan eve döndüğünde oğlu Tosun'a babasının nerede olduğunu sorar. Babasının, kendisi subay olduğunda geri geleceğini söyler. Selim Pusat ortadan kaybolur.

Romanın 31. bölümünde üç kızdan bahsedilir. Ülker adlı kızın gaipten duyduğu sesler, onun Uygur masalındaki Burkay'ın soyundan geldiğini ve Yüzbaşı Burkay'ın hâlâ ızdırap çektiğini anlatmaktadır.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Hiç bildiğim bir eser değildi sayenizde bilgilenmiş oldum..Baş karakter bolca ıstırap çekmiş görünüyor, üstüne bir de mahkemede en yakın arkadaşı aleyhinde şahitlik yapmış.Sonra Leylaya ne oluyor acaba? Devamı olacak mı?Yoksa burada bitiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hüseyin Nihal Atsız'ın pek duyulmasa da Tür Edebiyatı içinde benzeri olmayan bir romandır.Leyla'nın nereye gittiğini söylemiyor, yazar.. Selim Pusat, Büyük Mahkeme'de Tanrı tarafından yargılanır. Tanrı'ya hesap sorma gibi bir bölüm geçtiği için, roman pek çok çevre tarafından tasvip edilmiyor. Bence siz bir okuyun! :) Yorum için teşekkürler...

      Sil
  2. Evet en iyisi ben kitabı alıp okuyayım, okuma listemde aldım😊Teşekkürler

    YanıtlaSil

Görüş ve düşünceleriniz bizim için önemlidir.