Selamün aleyküm! Hayırlı akşamlar herkese! Takip ettiğim ve etmeye başladığım kişilerin, bloggerların sayfalarına ilk yazılarından başlayarak bir yorum ziyaretinde bulunmaya karar verdim. Hem takipte olduğum bloggerları daha yakından tanıma olanağı bulacağımı umuyorum... Siz de yapmak isterseniz... Başlatın yorum yağmurlarını... Yağmur mevsimi geçmeden... :) :) ""Yorum yapmak, bloggerların kutsal vazifesidir.""
Anton Pavloviç Çehov. Durum veya Kesit Hikayeciliğin ilk temsilcisi, meydana getireni Anton Çehov olmasından dolayı bu hikâye yazma biçimi, "Çehov Tarzı Hikâyecilik" olarak bilinmektedir. Bu kısa bilgiden sonra ilerde daha da detaylandırarak yazmayı planladığım ve kitaplarım etiketiyle sınıflandırdığım yazılar listesine bir yenisini daha eklemek istiyorum. Elimde bulunan basım, Anton Çehov'un bütün öykülerinin (1880-1884) yılları arasında kaleme aldığı bölümünden ibaret. Fırsatını bulduğum takdirde serinin diğer ki…
Selamün aleyküm kitapsever kavim... Geçen haftalarda tekrar okuyup bitirdiğim Rus yazarlardan Tolstoy'un bir kitabı olan Diriliş'in biraz üzerinde durmak istiyorum. Kitapların, hangi yayın evi tarafından yayınlandığı veya başka bir dilden çevrildi ise ne zaman veya nasıl çevrildiği üzerinde durmak, benim ilgi alanıma girmemektedir. Okuduğum kitapların her zaman içeriği benim için önemli olmuştur. Tolstoy'un Diriliş'inde, toplumun kanayan yarası olan büyüklük, kibir, toplumsal eşitsizlik, yargı organları ve büro…
Hiç geceleri başınızı gökyüzüne çevirip, aslında orada olması gereken yıldızları göremediğiniz oldu mu? Bu yazımın başlığından da anlayacağınız üzere, güneşin etkisinin az olduğu geceyi aydınlatma uğruna gecenin getirdiği güzellikleri es geçiyoruz. "Keşke bazen 5 dakikalığına şehrin bütün ışıkları kapatılsa..." diye düşünmüyorum değil. Kapatılsın bütün o yapay aydınlıklar, ışıklar, ışıldaklar, fenerler... Sadece "Samanyolu"nu görebilmek, gökyüzüne bakıp yaratılışın mucizesini iliklerimize kadar hissede…
Merhabalar, sevgili takipçilerim ve blog okurları! İnternette "surf" yaparken bağlantı sını verdiğim bu siteye denk geldim. Yazma işi konusunda tereddüt ettiğim, fakat var olan bir gerçeğin yadsınamayacağını savunduğum için bir olayı size aktarmak istedim. Geçenlerde (bir cumartesiydi yine, galiba) çay kahve içmek için gittiğim sayılı mekanlardan birinde, belki bir trafik kazası belki de bir iş kazası sonucu elinin 3 veya 4 (tam göremedim) parmağını kaybetmiş bir kişi oturdu, görebileceğim konumdaki bir masaya. Arkadaş…