Osmanlı Evi

Yapay modernliğin, saçma elitliğin birer aynası olan ve marka değerinin gelen her müşteriye, içtiği her yudumda tatlı tatlı satıldığı, gençlerimizin olmazsa olmazları haline gelmiş 10 liralık kahvelerini çıtkırıldım edalarla içtikleri yerler, hiçbir zaman ilgimi çekmemiştir. 

Hayatın kalbinin attığı, toplumun fikir atölyelerinin yer aldığı birçok toplantı yerleri vardır. Değişmeyen dostluklar, değişen mekânlara inat yine hoş sohbetlerini sürdürebildikleri yerler bulurlar. Benim de ilgimi çeken, çoğunlukla oraya yakın insanların toplandıkları, birçok mekân var. Kayseri'nin Talas ilçesindeki Osmanlı Evi de bunlardan birisi.




 

Çoğunluğunu yaşlı insanların oluşturduğu bu mekânın insanları, toplumun her kesiminden oluşuyor. Yaz döneminde daha çok ilgi çeken yer, kış döneminde de ayrı bir müşteri potansiyeline sahip. 


Ben, buranın mimarisinden, kimin yaptığından, ne zaman yapıldığından veya nasıl yapıldığından söz etmek istemiyorum. Çünkü bir yerin veya mekânın nasıl yapıldığından çok, içini dolduran insanların dillendirdiği hayat meselelerine, siyasetine, düşüncelerine ve topluma kısacası insana dair her şeye dikkat ederim. 

Resimdeki masada ne mi konuşuluyor, tartışılıyor?
Hem resimdeki masada hem de yan masalarda konuşulanları aşağıda özet geçeceğim..

"Sosyal medya ikoncanlarının reyting savaşındaki küfürleri değil; ortak arkadaşlarının gittiği bir şehirden gönderdiği selamı, konuşuluyor. (-Gerçekten hatırşinas bir adam)

İçinde devletin politikalarını eleştiren de var, öven de... "Sen sağcısın" "Sen solcusun" ayrımı olmadan, insana insanca davranarak...

Toplumu ayrıştırmaya çalışan medya kuruluşlarının havanda su dövdüğü... Gerekirse karşıt görüşe sahip komşularıyla koyun koyuna savaşta can vermeye hazır olduklarından bahsediliyor. 

Türk'ün kimliğini silmeye çalışanların, gençler üzerinde oluşturdukları batı hayranlığından bahsediliyor. 

Suriye'den gelenlerin vatan haini mi yoksa Türkiye'nin misafiri mi olduğu tartışılırken, onlara neden sebepsizce küfür ettiğimiz ve bunun bize yakışıp yakışmadığı da tartışılıyor.

Eve dönüşte karşılaştığım bir durumu da izah etmeye çalışmayacağım. Sadece uzaktan çektiğim bir fotoğrafı koyarak, yazıma son vermek istiyorum.

  En büyüğü ya 14 ya da 15 yaşında...

Yorum Gönder

0 Yorumlar