Hititler
M.Ö. 2000 yılı başlarında (Anadolu'nun Tunç Çağı dönemlerinde) Kafkaslardan Orta Anadolu'ya gelerek
Kızılırmak kıvrımı içine yerleşmişlerdir. Kızılırmak çevresindeki
Hattilerle kaynaşarak yerli kültürü benimsemişler ve M.Ö. 1700
yıllarında bölgede Hattuşaş (Boğazköy) merkezli bir devlet kurmuşlardır.
Hitit
Devleti, M.Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen kavimler tarafından
parçalanmıştır. Ege göçlerinden sonra şehir devletleri halinde yaşayan
Hititlere M.Ö. 700 yıllarında Asurlular son vermişlerdir. Asurlulardan
sonra Türkiye'de Pers egemenliği kurulmuş ve Hitit halkı tamamen Pers
hakimiyetine girmiştir.
Hitit Krallığı kuruluşunun ilk devirlerinde küçük beyliklerin bir yönetim altında birleşmesinden oluşan feodal yapılı bir devlet şeklindeydi.
Hitit tarihi; Eski Krallık, Yeni Krallık ve Geç Hitit Şehir Devletleri olmak üzere üç bölümden oluşmuştur.
Eski Krallık (M.Ö. 1800 - M.Ö. 1400)
M.Ö. 1800'lerde (M.Ö. 18. Yüzyılda) Hitit Birliği Kuşşara(Kussara) ve Neşa(Neşaş) şehirlerinin beyi olan Annita/Anittaş tarafından kurulmuştur.Kral Labarna/Labarnaş döneminde Kapadokya alınmış ve Toros bölgesi işgal edilmiştir. Labarnaş Batı Anadolu'da yer alan Luviler üzerine de seferler düzenlemiştir. Labarnaş bazı kaynaklara göre devletin asıl kurucusu olarak görülmektedir. Kral Labarnaş'tan sonra Labarnaş ismi sonradan gelen Hitit kralları tarafından bir unvan olarak kullanılmaya başlamıştır.
Eski krallığın en parlak dönemi I. Murşil/Murşili dönemidir. Merkezi otoriteyi güçlendirmek adına merkezden valiler atayarak Anadolu'nun ilk merkezi devlet örgütlenmesini gerçekleştirmiştir. Anadolu'da devlet örgütlenmeleri açısından önemli bir noktadır. Burada şöyle bir not almak gerekmektedir: "Anadolu'da, Anadolu'nun büyük bir bölümünü egemenliği altına alarak siyasi birliği sağlamış olan ilk topluluk Hititlerdir."
I. Murşil/Murşili hükümet merkezini Hattuşaş'a taşımıştır.
I. Murşili dönemine ait bilgilerin ana kaynağı Telipinu Fermanı'dır. M.Ö. 1595 yılında Murşili Babil üzerine sefer düzenleyerek M.Ö. 19. yüzyıldan beri hüküm sürmekte olan Hammurabi sülalesine de son vermiştir.
Birinci Murşili'den sonra gelen krallar arasında büyük ve kanlı taht kavgaları gerçekleşmiştir. Bu karışıklıkların yaşanmasındaki en büyük etken krallar ile soyluların oluşturduğu Pankuş Meclisi içerisindeki otorite kavgasıdır. Yüz yıl kadar devam eden bu kanlı taht kavgalarına hazırlamış olduğu bir anayasa ile Kral Telepinu son vermiştir. Bu anayasa, tarihteki ilk anayasa olarak bilinmektedir. Bu anayasa ile Pankuş Meclisi'nin yetkileri kısıtlanmış ve kralların otoritesi güçlenmiştir.
Pankuş Meclisi: Tarihte bilinen ilk meclis olan Pankuş (yalın haliyle Panku) Meclisi, niteliği bakımından dünya tarihindeki ilk meşruti yapının Hititler tarafından ortaya çıkarıldığı düşüncesini oluşturmaktadır.
Yeni Krallık/İmparatorluk Dönemi (M.Ö. 1400 - M.Ö. 1200)
Bu dönemin en önemli siyasal olayı, dünya tarihinin kaydedilmiş en eski uluslararası antlaşma metni olan Kadeş Antlaşması'dır. Bu antlaşma metninin yer aldığı tablet İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Ticaret
ve askerlik bakımından çok önemli bir ülke olan Suriye için birçok
devlet birbirleriyle savaşa girmiştir. Bunların en önemlisi Hititlerle
Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Savaşı'dır. Bu dönemde Asurluların Ön
Asya'da tehlike olarak ortaya çıkması, Hitit-Mısır barışına ortam
hazırlamıştır. Kadeş Antlaşması'yla Kuzey Suriye Hititlere bırakılmıştır
(M.Ö. 1296)
⚠️ Kadeş
Antlaşması tarihte bilinen ilk antlaşmadır. Bu antlaşma İlk Çağ
medeniyetleri arasındaki diplomatik ilişkilere örnek olarak
gösterilebilir.
Kadeş Antlaşması'nın içeriği;
"Mısır ülkesi kralı, büyük kral, kahraman Re-masesa-mai Amana'nın (İkinci Ramses'in çivi yazısında yazılışı), Hatti ülkesinin büyük kralı Hattuşili ile dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları anlaşmadır." denmektedir. Ardından her iki kralın soyları ile bilgiler ve barış için yaptıklarını anlatan tekrarlardan sonra anlaşmanın maddeleri gelmektedir. Maddeler şöyle sıralanabilir:
"Eğer her iki ülkeden birine iç veya dış düşmanlar saldırırsa ve bunun için birbirinden yardım isterlerse, her iki taraf piyadesini ve süvarisini göndererek onun yardımına koşacaktır. Eğer bir asilzade Hatti ülkesinden kaçıp Mısır kralına sığınırsa, onu yakalayıp ülkesine geri gönderecektir.
Eğer Mısır ülkesinden, Hatti ülkesine ya da Hatti ülkesinden Mısır ülkesine kaçanlar olursa, birbirlerine geri vereceklerdir. Fakat bunlar şiddetle cezalandırılmayacak, onların gözlerinden yaş akmayacak, eşleri ve çocuklarından öç alınmayacak"
Hititler Ege kavimlerinin göçleri sonucunda yıkılmıştır. Bu kavimler içinde en etkili olanı ise Frigler'dir.
Geç Hitit Şehir Devletleri (M.Ö. 1200 - M.Ö. 700)
Frigler önderliğinde gerçekleşen Ege göçlerinin önünden kaçan Hititler, Toros Dağları'nın doğu kısımlarına çekilerek Hitit Şehir Devletleri'ni kurmuşlar ve böylece bir süre daha tarih sahnesinde kalmışlardır. Bunların içinde en önemli şehir devletleri günümüz Malatya, Maraş, Zincirli, Sakçagözü ve KArgamış'ta kurulmuş devletlerdir. Bu şehir devletleri Asurlular tarafından tarih sahnesinden silinmiş, Pers egemenliğine girmişlerdir.
➡️ Hititlerde Devlet Yönetimi
Hitit
Devleti'nin başında Büyük Kral sanını taşıyan bir hükümdar bulunuyordu.
Hitit kralı, başkomutan, başyargıç ve başrahipti. Bu durum kralların
siyasi, dinî, hukuki, askeri yetkileri kendinde toplayarak güçlerini
artırdığını gösterir.
İlk zamanlarda
kralın yetkileri soylulardan oluşan Pankuş Meclisi tarafından
sınırlandırılmıştır. Ancak imparatorluk döneminde Pankuş Meclisi'nin
yetkileri azalırken kralın yetkileri artmıştır. Dolayısıyla soylular
yönetimden uzaklaştırılmıştır.
⚠️
Hititlerde Pankuş Meclisi'nin bulunması meşrutiyete benzeyen bir
yönetimin varlığını ve kralların yetkilerinin bir dönem kısıtlandığını
göstermektedir.
Başlangıçta
Hitit Krallığı feodal beyliklerden oluşuyordu. Daha sonraları bu
beylikler kaldırılarak yerlerine merkezi valiler atanmıştır. Bu yolla
merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamışlardır.
Devlet
yönetiminde kraldan (unvan olarak Labarna) sonra en yetkili kişi Tavananna adı verilen
kraliçeydi. Tavananna, dini törenlere ve bayramlara başkanlık yapar,
kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Bu durum tavanannanın kralı
temsil etme yetkisi olduğuna kanıt olarak gösterilebilir. Hatta Kadeş
Antlaşması'nda Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır.
Bu durum Hititlerde kraliçenin devlet idaresinde etkili olduğunu
göstermektedir.
➡️ Ordu
Anadolu
topraklarının verimli olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması
sebebiyle sık sık istilalara uğramıştır. Bu durum ise Anadolu'da kurulan
devletleri askerliğe önem vermeye zorlamıştır.
Hititler, askeri güce dayanarak kurulmuş ve askeri güç devletin uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Demir cevheri açısından zengin bir bölgede bulunmaları ve demirden yapılmış silahlar ordunun gücünü büyük bir oranda artırmıştır.
Hititlerin
ilk dönemlerinde bütün erkekler asker sayılmıştır. Bu durum Hititlerin
Orta Asya Türk devletlerine askerlik alanında benzediklerini
göstermektedir.
Süvari ve yayalardan oluşan Hitit ordusu, gerekli görüldüğünde paralı askerler de kullanmıştır.
➡️ Hukuk
Anadolu'da
İlk Çağ hukuku komşu medeniyetlere göre esnek bir karakter
taşımaktadır. Anadolu'da yapılan kanunlarda komşu medeniyetlerden
Mezopotamya'nın önemli etkisi ve katkısı olmuştur.
Hitit
hukuku dini anlayışla ilgiliydi ve adalet güneşle sembolize ediliyordu.
Hititler, kanunlarını Mezopotamya'dan almakla beraber, ilaveler ve
düzeltmelerle Anadolu'nun ilk kanunlarını yapmışlardır. Medeni hukuk ve
ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir. Dünya'da medeni kanunu ilk hazırlayanlar Hititler'dir. Evlilik, başlık verilerek kadının satın alınması esasına dayanıyordu. Hititlerde kadına miras hakkı, mülkiyet hakkı verilmiş, evlilikler bu haklar göz önünde bulundurulduğunda ve belli bir kanuna dayandırılması dikkate alındığında evlilikler devlet güvencesi altına alınmıştır, diyebiliriz. Hitit kanunları, hür
vatandaşlara ve kölelere mülkiyet hakkı tanıyordu. Anadolu'daki
kanunlar, Mezopotamya'daki Babil kralı Hammurabi kanunlarından daha
esnektir.
Hititlerde kralın buyruklarına
karşı gelmek, devlete baş kaldırmak büyük suç sayılmış ve ölümle
cezalandırılmıştır. Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem verdiklerini
göstermektedir.
⚠️
İlk Çağ devletlerinin temel geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık olduğu
için tarım ve hayvancılığı korumaya yönelik ağır cezalar içeren kanunlar
yapmışlardır.
➡️ Din ve İnanış
İlk
Çağ'da Türkiye'de çok tanrılı bir din anlayışı hakimdi. Bu nedenle
Anadolu için "Bin Tanrı İli" denilmiştir. En önemli tanrıları güneş tanrıçası Arinna'dır. Fırtına tanrısı Teşup/Tarhun ve onun eşi Khepat ise her şeyin annesi olarak bilinir. Öldükten sonra yaşam inancı görülmekte, fakat ahiret inançları İyonlar gibi zayıf bir inanç olarak görülmektedir. Hititlerde tapan insana yönelik ilk şart temizliktir. Anadolu'da yapılan kazılar
sonucunda kral mezarlarından pek çok değerli eşya çıkarılmıştır.
Dinsel inanışlarından dolayı tanrılara hesap verme zorunluluğunu hisseden Hititler, yaşadıkları olayları "Anal" adı verilen yıllıklara dosdoğru bir şekilde kaydetmişlerdir. Bu yönüyle "Anallar" objektif tarih yazıcılığının ilk şeklidir.
➡️ Sosyal ve İktisadi Hayat
Anadolu'da
halk sosyal sınıflara ayrılmıştı. En üst sınıf olarak kabul edilen kral
ve ailesi devletin yönetimini üstlenmişti. Anadolu'da asillerden başka
rahipler, sanatçılar, askerler, memurlar ve köleler gibi sınıflar
bulunuyordu. Anadolu'da bu sınıfların bulunması o dönemin Türkiye'sinde
yaşayan insan toplulukları arasında eşitsizliğin olduğunu
göstermektedir.
Kölelik anlayışı çevre uygarlıklara nazaran daha yumuşak çizgilere sahiptir. Kölelere mülk edinme hakkı tanınmış, belli bir süre sonra özgürlüklerine kavuşma hakkı tanınmıştır. Bunun yanısıra kölelere verilen cezalar özgür bir insana verilen cezanın yarısı oranındadır.
Hititlerin
ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Toprakların mülkiyetinin
krallara ve tanrılara ait olduğunu kabul eden Hititler, Anadolu'da ilk
defa tımar sistemini uygulamışlardır. Ayrıca Hititler'de ekonomiye katkı
sağlayan madencilik ve dokumacılık da gelişmiş bir alandı.
➡️ Yazı ve Edebiyat
Yazı,
Anadolu'ya Mezopotamya uygarlıklarından olan Asurlular tarafından
getirilmiştir. Hititler çivi yazısı (Asur çivi yazısı) kullanmakla birlikte kendi icatları
olan hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır. Hitit hiyeroglifleri tam olarak çözülememiş olmakla birlikte bu yazı dili genellikle duvar kabartmalarında kullanılmıştır.
Hititlerden
kalan en önemli yazılı eserler anal adı verilen yıllıklardır. Hititler,
analları hazırlayarak tarih yazıcılığına önemli katkı sağlamışlardır.
Bu anallarda Tanrıya hesap verme duygusu hakim olduğu için olaylar doğru
yazılmıştır. Hitit analları, Mezopotamya uygarlıklarındaki gibi
hükümdarı övecek bir nitelik taşımamaktadır. Kral tarafından yazdırılan
anallarda kralın başarıları kadar, yenilgilerinin de yazılmasından
çekinilmemiştir. Bu yönüyle Mezopotamya'daki örneklerinden ayrı bir yer
edinmiştir.
➡️ Sanat
Hitit
sanatı, Hatti, Mısır ve Mezopotamya sanatının etkisi altında gelişmiştir. Heykelcilik
ve kabarmacılık en gelişmiş başlıca sanat dallarıdır ve en ünlü
kabartmaları Yazılıkaya ve İvriz kabartmalarıdır.
Buna ek olarak, İyon, Frig, Lidya ve Urartu medeniyetleri ise Hitit medeniyetinden etkilenerek gelişmiş birer uygarlık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Not: Bu konudaki araştırmam yeni bilgiler elde edildikçe güncellenecektir. Bizi takipte kalın!
Beytullah POYRAZ
2 Yorumlar
Aslında çekiç ile toz edilebilirdi. Yalnız şeffaf devlet yöneticiliği varmış adamlarda. Kral, doğruları kadar yanlışlarını da "anal"larda kaydettiriyormuş ...
YanıtlaSilHititler'i de en son Lise'de görmüştük sanırım.
YanıtlaSilGörüş ve düşünceleriniz bizim için önemlidir.